ESMER PİRİNÇ

ESMER PİRİNÇ

23 Aralık 2010 Perşembe

ANOREKSİA NERVOSA

Bir gereksinim olmaktan çok geleneklerin biçimlendirdiği yemek yeme alışkanlığı, hızlı yemek yiyerek, yemek sırasında başka şeylerle ilgilenerek, ya da zamansızlıktan yakınıp geçiştirilerek yeni alışkanlıklara dönüşüyor.

Çağdaş toplumlarda yeme alışkanlıklarındaki değişimler, yeme bozukluklarına kadar varan birçok sorunu karşımıza çıkarıyor.

Yeme bozukluklarını iştahsızlık, kusma ve aşırı yeme olarak sıralayabiliriz.
Bilim adamları, bu tür sorunların altında yatan yalnızca toplumsal değil psikolojik ve fiziksel nedenleri de araştırıyorlar.
Bir hastanın normal yeme alışkanlığını tekrar kazanabilmesi için farklı bilim dallarından uzmanların birarada çalışması gerekir.
Başta beslenme uzmanları, psikologlar, psikiyatristler ve endokrin uzmanları gibi uzmanlar olmalı.

Yeme bozukluğunun nasıl başladığı ve ne yöne kayacağı ise kişiye göre değişiyor. Ama hepsi için ortak bir tavırdan bahsedebiliriz: Kendi vücut algılarındaki yanılsama. Günümüzde hemen hemen herkesin şişmanlıkla ilgili problemi var. Kilo vermek için uygulanan diyet programları sayısız. Arkadaşlardan alınan rejim tabloları, kulaktan dolma zayıflama çalışmaları ise cabası...

Ancak bu programların ters tepmesi de söz konusu. "Yemek bozukluğu" günümüzde dünyada milyonlarca insanı etkileyen, patlamayı bekleyen saatli bir bomba gibi. Bu bombayı devre dışı bırakmaya çalışmadan önce, ilk yapmanız gereken onun varlığını kabul etmektir. Yeme bozuklukları içinde belki de en önemlisi anoreksia nervosa yani yemekten kaçınma/korkmadır.

Hastalığa yakalanan kişi ne kadar aç olsa da yemiyor. Aslında bu pek iradeyle ilgili bir şey değil; çünkü hasta yiyemiyor ve yemekten korkuyor. Bu durum kişinin aynanın karşısına geçince kendini şişman olarak algılaması ve rejim yapmaya karar vermesiyle başlıyor. Aynanın karşısına her geçtiğinde önceleri ne kadar inceldiğinin farkına varabiliyor: vücut ölçüleri daralıyor; ama sonraları aynadan gelen ses hiç değişmiyor: "Daha ince, daha ince". Günümüzün modası da sıfır bedeb olunca kaygılar artıyor.

Anoreksia nervosa genel olarak 12-18 yaşları arasında başlayan ve şişmanlamaya karşı ağır korku yüzünden bilinçli olarak aşırı zayıf kalma çabaları ile belirlenen bir bozukluktur. Eskiden sanıldığı gibi çok ender rastlanan bir rahatsızlık değildir. Anoreksia Nervozalı bireylerin yaklaşık %95′ i kadındır ve bir kişinin kız kardeşinde bu tür bir bozukluk varsa o kişide aynı hastalık riski belirgin oranda artmaktadır. Bozukluk daha üst sosyoekonomik sınıflarda daha sıktır. Yeme bozuklukları kadınlarda daha çok görülür. Bu, biraz da toplumdaki kadın ve güzellik imajlarıyla ilgilidir. Her gün televizyonlarda, filmlerde ve birçok dergide gördüğümüz kadın imajları; yani bunları izleyen okuyan ve seyreden kadınların kendilerini özdeşleştirdikleri imaj, zayıf kadın. Güzel ve popüler olmak için, ekrandaki kadınlar gibi giyinip ekrandaki kadınlar gibi davranmak için onlara öykünülüyor ve buna belki de zayıflamakla başlanıyor. Hatta, sanki gerçekten farkındalarmış gibi popüler kadınlar, kendi rejim programlarını açıklayarak nasıl zayıfladıklarını anlatırlar.

Anoreksik insanlar, aslında her zaman açtırlar ve bunu hissederler. Açlık hissi onlara, kendi hayatlarını ve vücutlarını kontrol edebilme duygusu sağlar. Bu da, bir şeyde iyi olduklarını- kilo vermede- hissetmelerini sağlar. Şiddetli anoreksiye sahip insanlar, açlıktan ölme risk noktasında olabilirler. En temel belirti aşırı kilo alma korkusudur. Hastaların çoğunun düşünce içeriği yemek ile ilişkilidir. Kimileri kalan, artan, yiyemedikleri yiyecekleri bırakamayıp, biriktirir, bazıları da hiç yapamayacağı yemek tariflerini edinmeye çalışabilir. Topluluk içinde yemek yeme konusunda isteksiz davranabilirler. Başlangıçta çevrelerinden ilgi ve beğeni görmek için , kendileri üzerinde kontrol sağladıklarını görmek amacıyla alınan besinleri kısıtlamaya başlarlar. Eski kilolarına ya da çevrelerinde görünüm olarak beğeni kazanan kişilerin kilosuna inmek için hedef belirler.

Gün içinde farklı zamanlarda tekrar tekrar tartılırlar. Anoreksi hastalığı ilk aşamada yavaş bir süreçte ilerleyen ve normal kiloyu düşüren mükemmel bir diyet şeklinde başlar.

Normal kilonun altına inilen sonraki birkaç ayda ise, kilo kaybının aşırılığı endişe yaratan bir boyuta ulaşır. Ailesine güzel yemek yapma çabasının yanı sıra, anoreksi hastalığı olan kişi, ailesine aşırı miktarda yemek yedirme isteğinde ve çabasında olabilir.

Nedenleri ve tedavisini yarın yayınlayacağım:)

Sağlıklı ve fit günler dilerim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder