ESMER PİRİNÇ

ESMER PİRİNÇ

27 Ağustos 2010 Cuma

ASLIght SELÜLİT ÇAYI

Malzemeler:

* 2-3 adet enginar yaprağı
* 1 çay kaşığı süzme bal
* 5-6 adet saplarıyla beraber maydanoz
* Yarım çay kaşığı funda yaprağı
* 2-3 yaprak melissa
* 2-3 adet avokado yaprağı
* Bir tutam zencefil
* İnce bir dilim limon
* 2 yaprak sinameki

Hazırlanışı:


Bir su bardağı kadar suya bal ve limon dışındaki tüm malzemeyi koyarak 2 dakika kadar kaynatın.
3–4 dakika bekleterek demlenmesine izin verin.

Daha sonra içine bir dilim limon ve balı koyarak şekersiz ve sıcak olarak için.
Günde 2–3 kere yapıp içebilirsiniz. Ancak selülit çayı sıcak içilmeli.


Not: Selülit çayını çok aç veya tok karnına tüketmeyin.

Sağlıklı ve fit günler dilerim…

24 Ağustos 2010 Salı

GÜLLAÇ

Ramazan tatlısı denildiğinde ilk akla gelen güllaçtır.

Diğer aylarda çok nadir rastlarsınız bu tatlıyı yapan yerlere ama Ramazan ayında birden bir patlama gösterir ve hemen hemen her yerde bulunabilecek hale gelir,ne de iyi olur;))

Beni güllaçtaki yoğun gül suyu kokusu rahatsız ettiği için size vanilyalı bir tarif yazıyorum.
Her zaman yediklerinizden farklı bir tarifle işte ramazanın en özel tatlısı güllaç:

Düşük Kalorili Lorlu Güllaç

Malzemeler:

1/2 paket (6 yaprak) güllaç

İçi(kesmik - lor):
2 kg light süt
1,5 limonun suyu
2,5 yemek kaşığı esmer şeker

Şerbeti:
2 bardak esmer şeker
2,5 bardak su

Yapılışı:

1. Önce loru hazırlayın. Bunun için sütü kaynatın. Kaynamaya başladıktan sonra önceden sıkıp hazırladığınız limon suyunu içine dökün. Süt birkaç saniye sonra kesilmeye başlar. 2-3 dk kadar kaynattıktan sonra ocağı kapatın. Üstte bir peynir tabakası, altta sarımsı (yoğurt suyu gibi) bir su göreceksiniz. Bir tülbent (veya elek) yardımıyla bu suyu süzdürün. Üstte kalan tabaka lor peynirinizdir.

2. İyice suyu süzülen ve biraz ılıyan loru bir tabağa alıp içine 2,5 yemek kaşığı esmer şekeri karıştırın. Bu karışım güllacınızın içi olacak.

3. Güllacı hazırlayacağınız tezgah ya da masa üzerine (veya yere) bir sofra bezi serin. Bir yanınıza içine su doldurduğunuz geniş bir tepsi, bir yanınıza da güllacı hazırlayacağınız yuvarlak bir tepsi koyun. Güllaç yapraklarını bıçakla düzgünce ikiye kesin. Elde ettiğiniz 12 adet yaprağın birini tepsiye koyduğunuz suya daldırıp çıkarın, sofra bezinin üstüne serin. Yumuşaması için 1-2 dk bekleyin.

4. Yumuşayan yaprağı dikkatlice önünüze alın, kestiğiniz geniş ucuna 1 yemek kaşığı kadar lor serpin, yan uçlarını kapatarak sigara böreği gibi sarın, uzun bir rulo elde edin. Ruloyu 3 parçaya kesip yuvarlak bir tepsiye yerleştirin.

5. Tüm güllaçları tepsiye bu şekilde sıralayın. Dikkat edeceğiniz tek nokta güllaç yapraklarını ıslattıktan sonra yeteri kadar bekletmek. Fazla bekletirseniz çok yumuşayacağı için parçalanabilir, az bekletirseniz de rulo yapacak kıvama gelmeyip kırılabilir. Bu nedenle birini rulo yapmadan önce bir sonrakini ıslatıp yumuşamaya bırakın.

6. Güllaç tepsinizi hazırladıktan sonra şerbetinizi kaynatın. Kaynar şerbeti tatlının üstüne bekletmeden dökün. Üzerini bir tepsiyle kapatarak şerbeti iyice çekmesini sağlayın. Soğuduktan sonra antep fıstığı ile süsleyerek servis yapın.

1 Porsiyon güllaç sayesinde:

100 kalori alırsınız
Süt tüketmiş olursunuz
Tatlı ihtiyacınız karşılanmış olur
Yüzünüz gülmüş olur :)


Sağlıklı ve fit günler dilerim…

19 Ağustos 2010 Perşembe

HURMA

Hurma Protein, yağ ve karbonhidrat (üçünü bir arada) içeren tek meyvedir.
Su oranı% 20 olan hurma lifli bir yapıya sahiptir.Hurma,bilinen en eski meyve çeşitlerindendir.Yunanlı tarihçi Heredot; incilde ‘hayat ağacı’ olarak adlandırılan hurmadan, tatlı ihtiyacını karşılayan bir yiyecek ve şarap yapımında kullanılan meyve olarak söz etmektedir.
Hurmanın taze meyvesinde % 60-65 ve Acuva denilen kuru meyvesinde ise %75-85 dolayında şeker bulunur.Alkol üretiminde kullanılan üzümdeki şeker oranının % 20-25 dolayında olduğu dikkate alındığında, hurmanın daha avantajlı olduğu görülür.Libya’da hurmadan önemli miktarda alkol üretilmektedir.

Hurmaların her çeşidi A vitamini, B1, B2, B3 ve B6, potasyum, sodyum, magnezyum, kalsiyum, demir, fosfor, kükürt ve amino asitleri içerir.

Mineral maddelerden, sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir, kükürt, fosfor, ve klor içerir.Ayrıca % 1.2- 6.7 tanen içirir.
100 gr hurmada, ortalama 260 kalori vardır.
Bu değer, kayısı ve şeftalide 52, muzda 97, ve portakalda 48’dir.
Bedevilerin çölün kavurucu güneşine rağmen, cilt kanserine tutulmadıkları dikkate alınarak yapılan araştırmalarda, hurmada kanseri önleyici etkisinin de bulunduğu ortaya çıkmıştır.

Suudi Arabistan, Irak, Cezayir, Mısır, Sudan en çok hurma üretimi yapan Arap ülkeleridir. Hurma meyvesinin yüzlerce cinsi vardır. Hurma ağacının ömrü yaklaşık 150 yıldır ve Türkiye’de Akdeniz, Batı ve Güney Anadolu bölgelerinde yetiştirilmektedir.

Ramazanda iftar sofrasının baş köşesine koyduğumuz hurma çeşitlerini sizler için topladım.

HURMA ÇEŞİTLERİ

Acve (Ajva)
Peygamber hurması olarak bilinen bu hurmanın şifalı olduğuna inanılıyor. Acve diğer hurmalara oranla daha büyük ve lezzetlidir. Hurma çeşitleri arasında hem şifalı hem de manevi özelliği olması nedeniyle bu hurma dünyanın en pahalı hurması olma özelliğini taşıyor kilosu 100tl den satılıyor. Suudi Arabistan'a özgüdür, Medine'de yetişir.

Maktum
Büyük, kızıl-kahverengi, ince kabuklu, yumuşak, unlu, orta-tatlılıkta bu hurma türü neme dirençlidir. Yetişme yeri Irak’tır.

Halavi
Irak’tan gelen bu hurma çeşidi, orta boylu, ince uzun, yumuşak ve aşırı tatlıdır. Halavi hurmaları açık kehribar renginde olup her birinde uzun ince tek bir çekirdek bulunur.

Bal Hurması

Bu hurma çeşidi yumuşak, kremalı görünen ve tatlıdır. Özellikle tatlı tarifleri için idealdir. Yetişme yeri İran.

Kraliçe
ABD California Indio’da Deval Ailesi tarafından Deglet Noor tohumundan elde edilmiştir. Noor’dan daha büyük, daha yumuşak ve daha tatlıdır. Genelde üst yarısı açık renkli ve altı da kahverengidir. Meyvesi uzun ince, yumuşak ve kremalıdır. Kraliçe hurmaları diğer hurmalar kadar tatlı değildirler.

Deglet Noor
Bu Cezayir ve Tunus'un en bilinen hurmasıdır. Yarı kuru ve sakızlı hurma diğer türler kadar tatlı değildir. Özellikle kurabiye ve pasta yapımında kullanılır.

Barhi
Etli meyvesi ve hoş kokusuyla birinci sınıf hurmalardandır.

SAĞLIĞIMIZA ETKİLERİ

· Gamma aminobutirik asit sedatif içeriğinden dolayı sakinleştirici ve rahatlatıcı etkisi vardır.
· A vitamini içeriğinden dolayı göz sağlığında olumlu etkileri vardır.
· Demir içerdiğinden anemi önleyici etkisi ve hamilelik döneminde fetusun gelişiminde olumlu etkisi vardır.
· Hurmada bulunan fosfor, çocuklarda ve yaşlılarda zihinsel ve bedensel gelişim için olumlu etkileri vardır.
· Lif içeriği bol olduğundan basuru hafifletici etkisi vardır.
· B1, B2 vitaminlerinin bir arada bulunmasından dolayı karaciğeri kuvvetlendirir.
· Hurma, içerdiği bol fosfor ve kalsiyum ile kemik zayıflığına karşı bünyeyi korur ve bu hastalıkların azaltılmasına yardım eder.
· Kansere ve kalp damar hastalıklarına karşı koruyucudur.
· Öksürük giderici ve balgam azaltıcı etkiye sahiptir.
· Sindirim sorunu çekenlere laksatif etkisinden dolayı önerilir.
· Damar sertliğini önleyici, kolesterolü düşürücü ve kanı temizleyici etkisi vardır.


***İsrailli bilim adamları, hurmanın, kalp ve damar hastalıklarından korunmak için önerilen elmadan daha etkili olduğunu açıkladılar.İsrail'de yapılan bir araştırmada, elma ve hurmanın yararları karşılaştırıldı. Hurmanın lif, mineral ve fenol açısından zengin olduğunu söyleyen bilim adamları, elmada daha fazla bakır ve çinko bulunduğunu, buna karşılık hurmada sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum ve demir miktarlarının elmadan iki kat fazla olduğunu belirttiler.

Sağlıklı ve fit günler dilerim...

12 Ağustos 2010 Perşembe

RAMAZANDA BESLENME


Bu sene 16 saat aç kalacağımız bir ramazan ayı geçiriyoruz. Sıcaklarda halsiz kalmadan, hastalanmadan ve çok yemeden bu ayı nasıl geçiririz?
Bilindiği gibi ramazan dolayısı ile menüler çok daha zengin ve çeşitli hazırlanır. Aç kalındığı için sınırsız yeme düşüncesi belirir.Tabi ki beslenme alışkanlıklarında da büyük ölçüde değişiklikler olur.
Peki gün boyunca aç kaldığımız halde neden kilo alıyoruz?

Metabolizmamız bu süreçte hep kendini korumaya programlanmıştır. Tüm gün besin alamaduğmız için sonrasında yediğimiz herseyi depolar.

sahura kalkmak yerine, gece yatmadan önce yerseniz aç kalma süreniz çok uzar bundan dolayı vücut hızı düşer, halsizlik, baş ağrısı, yorgunluk ve dikkatinizde azalma sorunları baş gösterir.

En çok yapılan ilk yanlış!!!
Tüm gün acıkmamak için sahurda yenilen ağır hamurişleri, iftarda kızartmalar, ramazanın vazgeçilmezi şerbetli tatlılar.


Uykusundan fedakarlık etmek istemeyenlerin yaptığı 2. yanlış!!!
Sahurda sadece su içerek niyetlenme veya gece yatmadan hemen önce yemek. (Bu beslenme tarzıyla 16 saat olacak açlığı 20 saate çıkararak açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden oluyorsunuz.)

O zaman nasıl beslenmeliyiz?(oruç nasıl açılır?)


Azalan öğün sayısını sık yiyerek artıracağız.
İftarımızı 1 kase çorbayla açtıktan sonra en az 15 dk bekleyip et ve sebzeyi birlikte tüketmeliyiz. Yani akşam yemeğimizi 2 öğünde tüketeceğiz. Yavaş küçük lokmalar halinde uzun bir zaman dilimi içerisinde yemeli; iyice çiğneyerek oluşabilecek rahatsızlıkları önlemeliyiz.
Uzun bir açlıktan sonra tercih edeceğimiz besinler daha, yavaş sindirilen, mide ve bağırsak sisteminde uzun süre kalabilen ve kana geçiş hızı (glisemik indeks) düşük olan esmer tahıl ürünleri ile sebzeler, kuru baklagiller ve salata gibi besinlerden oluşmalı.

Sahur yemeği, için hafif bir kahvaltı tercih edin. Midenin boşalma süresini uzatarak, acıkmayı geciktirmelsiniz. Protein içeriği yüksek olan yumurta, peynir, yağsız süt sizi gün boyu daha tok tutacak.
Tatlı faslına gelice şerbetli hamur tatlıları ve kızartılan tatlılar yerine, sütlaç gibi hafif sütlü tatlılar veya meyve tüketin.


Beslenme şekline dikkat etmeyen sağlıklı kişilerde bile; sindirim bozuklukları, gaz birikimi, ani tansiyon yükselmesi veya düşmesi görülebilir.
Yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanamadığı ramazan ayında, diyabet, tansiyon, kalp rahatsızlıkları olanların oruç tutmamasını tavsiye ediyorum.

Size fikir verebilecek bir menü örneği yazıyorum:
RAMAZAN MENÜSÜ

İftar: 20:15 1 büyük kepçe çorba
20.45 2 köfte kadar ızgara et,tavuk veya 200 gr balık
9 yemek kaşığı zeytinyağlı sebze yemeği
2 ince dilim ekmek
1 su bardağı yağsız yoğurt
Bol salata


22.0 1 porsiyon meyve ve 2 tam ceviz içi
23.30 1 su bardağı yağsız süt


Sahur: 4.00 2 porsiyon meyve
4.15 2 kibrit k. Beyaz peynir
1 haşlanmış yumurta
2 ince dilim ekmek
Şekersiz çay

Sağlıklı ve fit günler dilerim…





3 Ağustos 2010 Salı

SELÜLİTİN DOĞAL TEDAVİSİ VAR MI???

Selülit sadece estetik bir durum mudur?

Hayır. Selülit sadece estetik kaygılardan dolayı tedavi edilmemelidir;
selülit ile damar yetmezliği birbirine paralel seyreder. Yani selülit damar yollarında oluşur ve damarları sarar, damar üzerinde baskı oluşturur, bu durumda kan dolaşımını zorlaştırmakta ve varislerin oluşmasına neden olur. dikkat edin eğer selülitleriniz arttıysa selülitli bölgelerinizde minik varisler baş göstermeye başlamış olabilir!!!

Tedavi edilmezse ne olur?


Selülit ilerlerse varise, daha ileri derecede damar yetmezliğine ve gittikçe ciddi boyutlara ulaşan bir sürü soruan neden olabilir.
Yağ hücrelerinin aşırı yayılmasıyla deri altı bağ dokusu etkilenerek vücut normalden daha fazla su tutmaya başlıyor (kendinizi sabahları daha şiş uyanmış buluyorsunuz)ve kan dolaşımı zayıflıyor. Bu da dokuların oksijenlenme oranını azaltarak derinin elastikiyetini azaltarak cildin daha pürüzlü bir hal almasına neden oluyor.


Selülit azaltıcı fonksiyonel besinler

Selülitin bitkisel tedavisinde daha çok bağ dokusu yapısını güçlendiren besinler:

A, C vitaminleri ve Çinko:
Yapılan araştırmalar selülit oluşumunu azaltmada antioksidan öğeler olan A, C vitaminleri ve çinkonun etkili olduğunu görmekteyiz. Özellikle bu antioksidan yapıları içerisinde bulunduran taze meyve ve sebzelerin tüketimine özen göstermelisiniz. Koyu yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller, yağlı tohumlar ve taze meyvelerin günlük tüketimini 6-8 porsiyona kadar çıkarmanız beslenmenizde yapacağınız ilk adım!

Gotu kola;
Uzakdoğu'da Çin, Hindistan ve Endonezya gibi ülkelerde uzun yıllar kullanılmış bir bitki olan Gotu Kola, K vitamini, sodyum, magnezyum ve kalsiyum bakımından da zengindir. Araştırmalar Gotu Kola'nın iltihap giderici etkileri olduğunu ve damarları güçlendirme suretiyle kanın vücutta akışını artırdığını gösteriyor. Bu özelliğinden dolayı özellikle varis ve selülit gibi sorunlara karşı koruyucu ve destekleyici olarak kullanımını öneriyorum.

Biberiye: Kan dolaşımını hızlandırıcı etkisi sayesinde selülit oluşumunu engellemeye yardımcı olan biberiyeyi 1-2 tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış olarak 1 bardak kaynar suyla 10 dakika kadar demleyip gün içerisinde 2-3 bardak şeklinde tüketebilirsiniz. Ödem sorununuza da yardımcı olacak.


Ananas: Taze ananasta bulunan bromelin enzimi protein ayrıştırıcı ve sindirimine yardımcı bir enzimdir. Kükürtlü bileşikleri de içeren bromelin enzimi sadece protein sindirimine yardımcı olmakla kalmaz, şişkinliğin ve ödemin atılmasına da katkıda bulunur. Böylece selülit oluşumunu engellemeye yardımcı bir meyvedir ancak diyet yapanlar için kalorisi yüksek oldugu için günde maximum 2 ince dilim öneriyorum.


Sağlıklı ve fit günler dilerim...